x

Bu web sitesi çerezler kullanır.

Bu web sitesi kullanıcı deneyimini iyileştirmek için çerezler kullanır. Web sitemizi kullanmak suretiyle tüm çerezlere Çerez Politikamız uyarınca onay vermiş olursunuz. Çerezler hakkında daha detaylı bilgi için Çerez Politikası'nı inceleyebilirsiniz.

 

TAC Öğrencilerinden “Anlamlı” Bir Ziyaret!

 

Son otuz yıl göz önünde bulundurulursa, kadınlarımız için belki de küçük bir umut ışığı:. “Sen de varsın ve yaşamalısın!..” deme yolunda kadınlara verilen bir şans: “Kadın Sığınma Evleri!..”

Ülke gündemimiz sürekli değişse de siyasi ve ekonomik anlamda maalesef bazı toplumsal olgular değişmiyor. Şiddet de bunlardan birisi. “Kadına şiddet”!.. Duyduğumuz anda, bizleri derinden etkileyen ancak tam olarak da çözüm bulamadığımız bir durum. Neler yapılmalı da bu durum sona erdirilmeli? Duyarlılık yolunda yapılan çalışmalar, reklamlar, filmler ve hatta 8 Mart, Dünya Kadınlar Günü, erkeğin kadına olan şiddetini önlemeye ne yazık ki, yetmiyor, yetemiyor. Bazen fiziksel, bazen cinsel, bazen de duygusal yönde olan bu şiddet, bazen de, maalesef, kadını yaşamdan koparıyor.

Okulumuzun toplumsal duyarlılık projeleri kapsamında; Felsefe Öğretmenimiz Gülşah Yücedağ eşliğindeki öğrencilerimiz Selin Seçen, Deniz Hakgüden ve Buket Gök, Tarsus Kadın Sığınma Evine anlamlı bir ziyarette bulundular.

Öğrencimizden Selin Seçen, bu anlamlı ziyaret ile ilgili gözlemlerini ve duygularını kendi kalemiyle bizlerle şu şekilde paylaştı:

“Kadın Sığınma Evi Müdürü Gül Hanım ile değerli bir vakit geçirip röportaj yaptık. Orada yaşayan kadınlarla görüşmemiz yasak olduğundan,  Gül Hanım’dan orada kalan kadınlarla ilgili bilgiler aldık. Gül Hanım, 16 yaşında anne olan ve hayatı açık öğretimde okumakla geçen, 25 kişi kapasiteli Tarsus Kadın Sığınma Evinde gönüllü olarak görev yapan toplumumuzdaki duyarlı kişilerden yalnızca bir tanesi. “Amacım insana, kadına yardım etmek.” diyen Gül Hanım, gerektiğinde Mersin’deki şubeden Tarsus’a nakil istediklerini de belirtti. Aynı zamanda kendisi, yardım aşkı ve duyarlılığı ile Ankara’da “Örnek Müdür” olarak gösterilmiş.

Kuruma yardım isteğiyle gelen kadınların öncelikle eşyalarının kontrol edildiğini ve telefonlarına el koyulduğunu gördük. Aynı zamanda telefona el koyulma şartını duyunca beş dakika içinde sığınmaktan vazgeçenlerin olduğunu duymak, doğrusu beni ve arkadaşlarımı şaşırttı. Telefona el koyma ve dışarı gidiş zamanlarının sınırlandırılması, dışarıda suç işleme ihtimaline karşı alınan önlemlerden sadece birkaçı.

Burada yaşayan kadın misafirlerin arasında, koca şiddetinden dolayı hakkında koruma kararı çıkartılanlar bile var. Bu koruma kararının, yüksek seviyede, önlem almaya yönelik olduğunu buradaki konuşmalarımız sırasında öğrendik. Mevzubahis kadının ismi, adresi, sağlık durumu, yer bilgileri hiçbir yerde belirtilmediği gibi kaldığı yer bir şekilde deşifre olursa, başka şehre nakli yapılıyormuş.

Eskiden merkezde kalma süresi 3 ayken yeni alınan bir karar ile 6 aya kadar uzatılmış. Duruma göre hazırlanan raporla 6 ay daha kalma kararı çıkartılabiliyormuş.

Kadın Sığınma Evlerinde kalan kadınlarımızın bu durumda, iş bulma imkanları da yok. Sadece bazı durumlarda İŞ-KUR’a başvuru yapılabiliyorlarmış.

Kadın Sığınma Evlerinde barınma şartlarından biri de, kızlar 18 yaşına kadar anneye bağlı olarak kalabiliyorlarken reşit olduktan sonra bireysel başvurup yaptıklarında da kabul edilebiliyorlarmış. Erkekler ise 12 yaşına kadar anneleriyle birlikte kalabilirlerken daha sonra anneden ve sığınma evinden uzaklaştırılıyorlarmış.

Mülteci kadınlar hakkında sorduğumuz soruda Gül Hanım, “Sokakta kalan ve ihtiyacı olanlara içim sızlıyor fakat çözüm biz değiliz. Yardım etmek ve onları da barındırmak içimden gelse de burası bir mülteci kampı değil, devletimiz mülteci kadınlara ayrı hizmet vermeli ve bu soruna bir çözüm getirmeli; böylece kadın sığınma evlerine mülteci kadınlar alınıp ötekileştirilmez.” diye ekledi.

Öğrencimizin bu belirlemeleri onun bu durumdan ne kadar etkilendiğini bizlere açıkça göstermektedir. Kadınların verdiği mücadeleler, umuyoruz ki ilerleyen zamanlarda kadına şiddeti en az seviyeye indirecek ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin olduğu bir ülkede kadın sığınma evlerine olan ihtiyaç azalacaktır.

Toplumda her bireyin özgür ve mutlu olarak yaşaması dileğiyle!..