Baba-Oğul Dev Adamlar Tarsus Amerikan’da Buluştu
Potanın usta ismi Necati Güler, mezun olduğu lisesi Tarsus Amerikan Koleji’ni (TAC), kendisi gibi basketbolcu olan oğlu Muratcan Güler ile birlikte ziyaret etti. Baba-oğul Güler’ler, TAC’ye yaptıkları ziyarette, öğrencilerle hem sohbet ettiler hem de basketbol oynadılar.
Uzun yıllar milli takım forması da giyen Necati Güler, bundan tam 50 yıl önce ortaokuluna başladığı TAC’nin, hayatının en önemli kazançlarından biri olduğunu vurguladı. Profesyonel basketbol hayatının ilk temellerinin, TAC okul takımında geçirdiği yıllarda atıldığına dikkat çeken Güler şöyle konuştu:
TAŞ DOLU SAHADAN MİLLİ TAKIMA
“Basketbol serüvenim TAC’de başlayıp milli takıma kadar uzandı. O yıllarda asfalttan yapılmış, kış geldiğinde sular altında kalan, sular çekilince taşlardan oluşan basketbol sahasında yaptığım antrenmanların, o sahada basketbol öğrenmenin bana ne büyük fayda sağladığını ancak üst seviyede basketbolcu olunca anladım. Bana çok önemli iki şek kazandırdı o sahada basketbol öğrenmek. Birincisi top hakimiyetini öğretti; çünkü vurduğun top, taşa çarpıp farklı yerlere gidiyordu, bir şekilde hakim olmak zorunda olmayı öğreniyorsun. İkincisi dayanıklılık; basketbol oyunculuğum boyunca benim ayağım hiç burkulmadı. Çok büyük ihtimalle bu sahadan oldu.”
“SAHA DEĞİL TUTKU ÖNEMLİ”
70’li yıllarda TAC’nin basketbol takımının Türkiye Şampiyonluğu da dahil çok büyük başarılara imza attığını hatırlatan Necati Güler, öğrencilere, “Basketbol sahanız ister çimenden ister asfalttan olsun fark etmez. Önemli olan, şartlar ne olursa tutkunuzu ve başarma isteğinizi ortaya koymanızdır.”
Necati Güler’in kendisi gibi basketbolcu olan oğlu Muratcan Güler de “Babamın 50 sene önce ortaokul hayatına başladığı TAC’yi birlikte ziyaret etmek, oradaki gençlerle sohbet etmek ve basketbol oynama fırsatı bulduğum için çok mutlu oldum. Bu muhteşem lisede bulunmak benim için ayrı bir gurur kaynağı oldu” diye konuştu. Öğrencilere okul ve profesyonel hayatı birlikte yürütmeleri tavsiyesinde bulunan Muratcan Güler, şunları söyledi:
“ÜNİVERSİTEYİ BIRAKIP TEKRAR BAŞLADIM”
“Günümüz eğitim sisteminde okulu ve profesyonel sporu bir arada götürmek kolay değil. Yoğun antrenman programları, maçlar, deplasmanlar ve okul hayli yorucu oluyor. Ben 19 yaşında Beşiktaş’ta oynuyordum. Okuduğum üniversitenin kampüsü ile Beşiktaş arası yaklaşık bir saatti ve benim her gün iki tane antrenmanım vardı. Üniversiteye gitmem imkansıza yakındı. Ben işin kolayını seçtim ve okulu bıraktım. Üniversiteden mezun olsam ne olur şeklinde yaklaşıyordum olaya. Ama üç sene sonra eşimle tanıştım. Kendisi bana ‘hangi okulda okuyorsun’ diye sordu. Ben de ‘okumuyorum basketbol oynuyorum’ dedim. O da bana mutlaka okumam ve mezun olmam gerektiğini söyledi. Onun yönlendirmesiyle tekrar sınavlara hazırlandım ve yeniden başka bir üniversiteye üniversiteyi kazanıp mezun oldum.