x

Bu web sitesi çerezler kullanır.

Bu web sitesi kullanıcı deneyimini iyileştirmek için çerezler kullanır. Web sitemizi kullanmak suretiyle tüm çerezlere Çerez Politikamız uyarınca onay vermiş olursunuz. Çerezler hakkında daha detaylı bilgi için Çerez Politikası'nı inceleyebilirsiniz.

 

EVLİLİK TERAPİSİNİN DUAYEN HOCASI PROF. DR. MEHMET SUNGUR:

 

 

 “Kadın Ve Erkek Farklıdır Ama Eşittir”

 

 

“Mutlu Evlilikte Sorun Karşıya Alınıyor

Mutsuz Evlilikte Eşler Karşı Karşıya Geliyor”

 

“Hayat Hep Eller Havaya Geçmez

Acı Hayatın En Muhteşem Bilgisidir”

 

 

Mezun olduğu Tarsus Amerikan Koleji’nde kadın ve erkek ilişkileri üzerine konferans veren Prof. Dr. Mehmet Sungur: Kadınların da erkeklerin de kimi Mars’tan kimi Venüs’tendir. Yani kadın ve erkek arasında farklılıklar vardır ama her ikisi de eşittir. Önemli olan bu farklılıklarını tolere edebilmektir. İşte o zaman gece yarısı uyanıp ‘beni nasıl anlamıyor’ diye saç baş yolmayız!

 

 

Türkiye’nin köklü eğitim kurumlarından 127 yıllık Tarsus Amerikan Koleji (TAC), bilişsel terapinin ve evlilik terapisinin duayen hocası Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Sungur’u konuk etti. Tarsus Amerikan Koleji’nden 1974 yılında mezun olan Prof. Sungur, bir zamanlar ders gördüğü okulunun tarihi kampüsünde velilerle ve öğrencilerle buluştu. Tarsus Amerikan Koleji’nin oditoryum salonunda veliler ve öğrenciler için düzenlenen iki ayrı konferansta kadın ve erkek ilişkilerini anlatan Prof. Sungur, “Kadın ve erkek farklıdır ama eşittir. Bu farklılıklarıyla birbirlerini kabul ettikçe ilişkideki sorunlar daha kolay aşılacaktır” dedi.

 

Tarsus Amerikan Koleji’nde düzenlenen ‘İlişkilerde Erkekler ve Kadınlar, Farklılıklar ve Benzerlikler’ konulu konferansta konuşan Prof. Dr. Mehmet Sungur, kadın ve erkeğin bazı farklılıklar taşımasının, onların eşit olmadığı anlamına gelmediğini vurguladı. “Eşit olmamız için benzer ya da aynı olmamız gerekmiyor” diyen Prof. Dr. Sungur, kadın ve erkek ilişkileri ile ilgili şu bilgileri verdi ve önerilerde bulundu:

 

  • Hayatımızı olaylar değil, olaylara verdiğimiz anlamlar belirler. Olaylara verdiğiniz anlamları değiştirirseniz hayatınızı değiştirebilirsiniz. Bunu eğer bir hayat tarzı haline getirebilirseniz hayata çok daha sıkı tutunabilir, ilişkilerinizi daha sağlıklı yürütebilirsiniz.
  • Eşitlik ve benzerlik eşdeğer değildir. Ne kadar birbirimize benzersek o kadar eşit oluruz diye düşünülüyor. Halbuki birbirimizden çok farklı olup halen eşit olabiliriz. Kadın ve erkek de farklıdır ama eşittir. Bu bir cinsiyet ayrımı değildir. Farklı olmak eşitliğe aykırı değildir.

 

“FARKLILIKLAR ZENGİNLİKTİR”

  • Eşitlik aynı fırsatların verilmesidir. Bir restorana gittiğiniz zaman bir kadınla erkeğin önüne aynı mönünün konması gibi algılıyorum eşitliği. Mönü aynı ama bu mönüden farklı yiyecekler seçebilme özgürlüğüne sahipsiniz. Yani sizin önünüzde eşit imkanlar var ama bu eşit olanaklardan seçimleriniz farklı.
  • Mutlu olmak için benzer olmamız gerekmiyor. Farklıyız, eşitiz, farklılıkların birbirini zenginleştirmesini sağlayacağız. Beraber olduğumuz kişinin ona özgü yanlarını görmeye çalışmalıyız. Farklılıklarla birlikte yaşamayı kabul etmek çok önemli. Kadın ve erkekler arasında da farklılıklar olması doğaldır. Bunu böyle görebilsek ilişkiler daha sorunsuz olacak. Sorun yaşayan çiftlerin bu farklılıkları tolere edemediklerini görüyorum.

 

 

“FARKI KABUL EDERSENİZ

SAÇLARINIZI YOLMAZSINIZ!”

 

  • Esas olan farklılıklarla birlikte yaşamayı öğrenebilmektir. Kadınların bazıları Mars’tan bazıları Venüs’ten; erkeklerin de bazıları Mars’tan bazıları Venüs’tendir. İnsanları bir klişeye koymak doğru değil. Farklı olduğumuzu bildiğimizde, gece yarısı kalkıp ‘nasıl oluyor da beni bir türlü anlamıyor’ diye saçınızı başınızı yolmazsınız. 

 

“MUTLU EVLİLİKTE

EŞLER TAKIM OLABİLİYOR”

 

  • Mutlu evlilikle mutsuz evlilik arasındaki en büyük fark da burada yatıyor. Mutlu evliliklerde de aynı tartışma ve çatışmalar yaşanıyor. Mutlu evlilikte; partnerler sorun karşısında yan yana gelip bir takım oluşturuyor ve sorunu karşılarına alarak çözüm bulmaya çalışıyorlar. Mutsuz evlilikte ise partnerler sorunu değil, birbirlerini karşılarına alıyorlar. Dolayısıyla da sorunu bir türlü çözemiyorlar.

 

 

“HEP ELLER HAVAYA OLMAZ

ACI MUHTEŞEM BİR BİLGİ”

 

  • Günümüz insanı acı çekmekten, hüzünden ve kederden kaçıyor. Hep ‘eller havaya’ bir hayat empoze ediliyor. Oysa acı da hayatın bir gerçeğidir ve en muhteşem bilgisidir. İlişkilerde ayrılıklar, sadakatsizlikler, büyük hayal kırıklıkları olabilir. Bu acıyı görmezden gelerek, halının altına süpürerek bununla baş edemeyiz. Doğru olan; bu acıyı da yaşamak ve sağlıklı bir şekilde aşmanın yollarını aramaktır.

 

 

“AŞK BİR GÖRME KUSURU

EVLİLİK BUNUN TEDAVİSİ”

 

  • Aslında kadın ve erkek birlikteliğinde her şey güzel başlıyor. Her iki taraf için bazen konuşmaya bile gerek kalmıyor. Birbirleri için yaratıldıklarına, bir elmanın iki yarısı olduklarına inanıyorlar. Hatta son zamanlarda ‘ruh ikizi’ diye bir tanımlama çıktı. Oysa, ‘ruh ikizi’ diye bir şey de yok. Bu yüzden aşkı bir görme kusuru, evliliği ise bu kusurun tedavisi olarak tanımlıyorum. Çünkü, aşkın alevi söndükçe insanlar kusurlarını da görmeye başlıyorlar, yani bir nevi tedavi oluyorlar. Evlilik aynı zamanda tüm hayal kırıklığı yaratan felaketvari sonuçlarına rağmen, halen dünyanın en büyük gönüllü organizasyonu.